Şubat 2, 2025

Güzelbahçe Haberleri: Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomi, spor, teknoloji ve magazinin nabzını tutun, Güzelbahçe’nin güncel ve tarafsız haber kaynağıyla hep bilgiye yakın olun!

İzmir’i bekleyen tehlike: “Risk İstanbul’dakinden daha fazla!”

İzmir'in deprem açısından İstanbul'dan daha riskli olduğu iddia edildi. Türkiye'de en fazla kaçak yapının İzmir'de bulunduğu ve bunun üzerine yapı kayıt belgesi alarak ruhsatlandırılan evlerin oldukça fazla olduğunu ifade eden uzmanlar, tekrar meydana gelebilecek 6,9'luk 117 vatandaştan daha fazlasının hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, deprem konusunda İstanbul’a odaklanıldığını ancak Türkiye’nin üçüncü büyük şehri İzmir’in İstanbul’dan daha riskli olduğunu dile getirdi.

Öziçer, deprem riski açısından Karşıyaka, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Konak, Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe ilçelerine dikkat çekti.

Alüvyon tabakanın deprem dalgalarının genliğini büyüttüğünü ifade eden Öziçer, “7 üzerinde deprem olacak, deprem olduğunda İstanbul çok ciddi yara alacak deniliyor ama meydana gelebilecek deprem büyüklük anlamında değil, risk olarak bakıldığında İzmir’in İstanbul’dan daha riskli olduğunu öngörüyorum.” dedi.

İzmir’de nüfusun en fazla yerleştiği yerlerde zeminin 80, 100 ve 120 metre kalınlıktaki alüvyon tabakadan oluştuğunu, alüvyon tabakanın deprem dalgalarının genliğini büyüttüğünü dile getiren Öziçer, “Deprem dalgası o zeminden kaynaklı normalden 2-3 katı daha fazla vuruyor. Bu zeminin üzerindeki yapılar yüksek, 8 ve üzeri kattaki binalardan oluşuyor.” diye konuştu.

“117 VATANDAŞIMIZDAN DAHA FAZLASINI KAYBEDEBİLİRİZ”

Bu binaların yaş olarak miadını doldurduğunu ifade eden Öziçer, “Bir de mühendislik hizmeti almamış birçok kaçak yapının da olduğuna baktığınızda İzmir’de tekrar meydana gelebilecek 6,9’luk depremde, zamanın da 20-22 saniye olacağını öngördüğümüzde 117 vatandaşımızdan daha fazlasının hayatını kaybetme riskine karşı karşıya kalabiliriz.” ifadelerini kullandı.

“KIYI KESİMDEKİ YAPILARIN HASAR GÖREBİLME İHTİMALİ YÜKSEK”

Kötü zeminin olduğu yerlerin, ana kaya tabakasıyla yeryüzü arasındaki mesafenin derin olduğu bölgeler olduğunu aktaran Öziçer, “İzmir Körfezi’ni hilal gibi çevreleyen Çiğli, Karşıyaka, Bayraklı, Konak, Balçova, Narlıdere, Güzelbahçe’de kıyı bölgedeki binalar dolgu zemine ya da ana kaya mesafesinin daha derin olduğu yerlerde olduğu için ‘Bir deprem meydana geldiği zaman tamamen yıkılır’ demiyorum ama hasar görebilme ihtimali daha yüksek. Bir de Bayraklı ve Bornova’nın iç kısımlarına ova tarafındaki derinlik daha fazla olduğundan oradaki zemin daha riskli ve deprem deformasyonu etkisi daha fazla. Zeminin olumsuz olduğu alanlardaki nüfusun çok olması, binaların sayısının ve yaşının fazla olması, mühendislik hizmeti almamış binaların da çok olduğunu düşündüğümüzde İzmir’deki risk daha fazla diyebiliriz.” dedi.

30 Ekim 2020’de gerçekleşen ve 117 kişinin hayatını kaybetmişti.

2019 yılında devlet tarafından mühendislik hizmeti almamış yapılara yapı kayıt belgesiyle ruhsatlandırma olduğunu dile getiren Öziçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de en fazla kaçak yapının olduğu ve bunun üzerine yapı kayıt belgesi alarak ruhsatlandırılan evlerin en çok olduğu il İzmir. Ondan dolayı ve zemini kötü olan alanlarda yapı kayıt belgesi almış yapıların 5, 5.5 ya da 6 büyüklükteki depremde ilk hasar görecek yapılar olarak söyleyebiliriz.”

“2019’DAN SONRAKİ YÖNETMELİĞE UYGUN YAPILAR DEPREMDE GÜVENİLİR”

“Vatandaşlarımızın aklında ‘Kötü zemindeki yapılaşmadan uzaklaşmalı, karasal ya da deniz seviyesinin üstündeki yerlerde yapılaşma daha fazla olmalı’ düşüncesi var” diyen Öziçer, “Teorik olarak doğru ama büyük şehirlerde göçün, nüfusun artması yapılaşmanın fazlalaşmasından kaynaklı bu uygulanabilir bir durum değil” ifadelerini kullandı. 2019 yılında çıkan son deprem yönetmeliğinin standartlarının üst düzey olduğunu ifade eden Öziçer, “Son deprem yönetmeliğinden sonra yapılan binalarda, ne kadar ciddi bir deprem olursa olsun binalar orta veya hafif hasar görse de 1999 veya 6 Şubat’taki depremde meydana gelen felaketlerdeki can kayıplarının yaşanacağını düşünmüyoruz. 2019’dan sonra yapılan tek katlı ya da yüksek yapılar, zemini ne olursa olsun deprem yönetmeliğine uygun olduğundan dolayı vatandaşlarımız için deprem anında daha güvenilebilir.” diye konuştu.

“JEOFİZİK MÜHENDİSİ TARAFINDAN DENETLENMİYOR”

Binaların yapılaşma öncesi ve imalat anında yapılan denetimlerinin önemli olduğunu belirten Öziçer, “İzmir depreminde en fazla karşımıza çıkan sıkıntılardan bir tanesi denetimdi. 6 Şubat depreminde de denetimden kaynaklı yeni binaların bile tamamen yıkıldığını gördük. Bunların en büyük sebebi hem yapılaşma öncesi hem de imalat anındaki denetimsizlik. En doğru denetimi jeofizik ve jeoloji mühendisleri yapar. İzmir’e baktığımızda 30 ilçenin 20’sinde jeofizik mühendisi istihdamı bulunmuyor. O belediyelere gelen zemin etütleri bir jeofizik mühendisi tarafından denetlenmiyor. Bu denetimin en büyük sıkıntılarından bir tanesi.” dedi.

denetme sex veren site HD başarıbet giriş onwin giriş